13 Şubat 2016 Cumartesi

"And those who were seen dancing were thought to be insane by those who could not hear the music." Friedrich Nietzsche

Uykusuz kaldığım bir gecenin sabahında bu söz ne de iyi geldi can sıkıntıma. Aslında beş saate yakın uyudum hani uyumadım da değil ama kafamda sürekli anneliğimi sorgulayan sorular beni yemeye devam ettiler uyuduğum her dakika boyunca. Hani derler ya uyurken de beyin düşünmeye devam eder diye; öyle oldu gerçekten ve ben bunun farkında olarak -tabiri caizse "tilki uykusunda"- uyudum. Dolayısıyla hiç uyumamış gibi, dinlenmeden, baş ağrısıyla uyandım daha güneş doğmadan...

Peki ben neyi yanlış yaptım böyle bunalıma girercesine anneliğimi sorgulamak için??? Son zamanlarda çocuklarımla yeterince ilgilenemediğim, yetersiz olduğum korkusuna kapıldım. Kendimi ve çocuklarımı başkalarıyla kıyasladım -ki bunu yapmamalı insan, çok yıpratıcı oluyor-. Neden böyle bir sidik yarışına girdim ki milletle? 

Şimdi oturdum bi yandan düşünüyorum, bi yandan da yazıyorum işte. Ve ve gerçekten yazmanın beni şu anda çok rahatlattığını, dertleşme etkisi yarattığını hissediyorum :) Yaşasın, işte iyi hissetmeye başladım bile!!! Günah çıkarma etkisi yarattı sanırım bu bende:) Çocuklara da büyüdüklerinde günlük tutmayı öğretmeliyim ki konuşamadıklarını en yakın sırdaşları olacak olan günlüklerine anlatsınlar. Benim gibi içlerini kemirmesin düşünceleri. Sonuçta herkesin içinde kalan bişeyler olur, önemli olan bir deşarj yönteminin olması...
Gelelim bu söze... "Müziği duyamayanlar, dans ederken gördükleri kişilerin deli olduğunu düşünüyorlardı."  Bunu okuyunca çocuklarım olduğu için ne kadar şanslı olduğumu bi kez daha farkedip tüm o "mükemmel annelik" kaygılarımdan arındım. İyi ki sizin anneniz olmuşum, iyi ki sizi yaşamışım dedim, yoksa ben de o "müziği duyamayanlar"dan olacaktım. Oysa çok şükürler olsun ki ben o müziği iki kez en güzel tonundan duydum ve dans etmeye başladım. E herkes her zaman mükemmel dans edecek diye bir şey yok, gelgitler yaşamak çok doğal. Sen çok yaşa be Nietzsche, günümü aydınlattın, bu sabah gerçekten de güneş gibi, güneşle birlikte doğdun hem yüzüme hem kalbime :) Ha bu arada Sevgililer Günümüz de kutlu olsun. Bugüne kadar hiç kutlamamış olsam da şu anda birden sevgi patlaması yaşayınca yüreğim, kutlayayım bari dedim. Sevdiğimiz insanların kıymetini bilelim, hep sevgiyle kalalım...



13 Ocak 2016 Çarşamba

İlk gün heyecanı...

İşte 3 çiçek 1 böcek başlıyor...:) 

İlk gün olduğu için biraz heyecan var tabi, stres de denebilir hatta. Ne kadar sıklıkla yazabilirim bilmiyorum, şimdilik çok iddialı da değilim hani. Olduğu kadar, canımın istediği kadar yazacağım birşeyler. Buraya yazmayı bir görev, bir ödev gibi düşünürsem devam edemeyeceğimi biliyorum çünkü. Müsait oldukça görüşmek isteyeceğim, dertleşmeyi, paylaşmayı özleyeceğim bir arkadaş gibi olmasını istiyorum sanırım. Seninle her telden çalarız gibime geliyor dostum.

O zaman "Merhabaaaa" yeni arkadaşım :)